“Hiçbir şey göründüğü gibi değildir” diye söze başlamak istiyorum. Bazen gerçek olduğunu sandığımız şeyler, gerçek değildir. Gördüğümüz, duyduğumuz, hissettiğimiz ve inandığımız şeyler, başka bir tarafından çok daha farklı algılanabilir, değerlendirilebilir. Bizler yaşadığımız olayları, yaşadığımız an koşullarına göre farklı zamanlarda farklı şekillerde algılayabiliriz. Bu da hayatı ciddi anlamda karmaşık yapıyor. Bu yüzden sonda söylemek istediğim şeyi sabırsızlıkla başta söyleyeceğim. Biraz geniş olmak lazım. At gözlüklerinden kurtulup, geniş bir bakış açısıyla dünyaya ve hayata bakmak lazım. Tabi ki hiç birimiz Süpermen değiliz. Ama biliyor muydunuz Süpermen de aslında süper değilmiş. Belki anlatmakta yarar var. Ben okuduğumda çok etkilendim. Şimdi sıra sizde.
“Süpermen filmlerinin ünlü oyuncusu “Christopher Reeve, bir kaza sonucu felç olmuş ve hayatının geri kalanını bir tekerlekli sandalye ve solunum cihazına bağlı geçirmiş. “Süpermen” kendisini kötürüm bırakan bu kazadan sonra iyileşme umuduyla kök hücre araştırma merkezleriyle ilgilenmeye başlamış. Kendisinin faydalanamayacağı ortaya çıkan bu çalışmalardan derinden etkilenmiş. Bir vakıf kurarak kendisini, milyonların tedavisinde dönüm noktası olabilecek bu araştırmaları desteklemeye adamış. Ayrıca, ağır biçimde sakatlanmış kişilere yönelik ürün ve hizmetler sunan bir şirketin yönetim kurulunda çalışmış. Deneyimlerini onlarla paylaşmış ve şirketin ürün ve hizmetlerinden yararlanan, fiziksel olarak iyileşemeyecek kadar ağır biçimde sakatlanmış kişilerle de, morallerini yükseltmek için telefon görüşmeleri yapmış. Evinde ümitsizlik içinde bir yaşam geçirmek ve kendisini bir kazayla gelen trajik bir öykünün kurbanı olarak görmek yerine, diğerlerinin iyiliği için çalıştığı ve kendi yazdığı anlam dolu daha büyük bir hikayenin başrolünü oynamayı seçmiş.”
Bu olağanüstü gerçek yaşam öyküsü bize aynı anda ne çok şey anlatıyor. Bazen yeteneklerimiz sayesinde çok başarılı rollere imza atarken hayatta, bazen rollerimiz bize gerçek yaşamda Süpermen olmayı öğretebiliyor. Yaşadığımız zorluklar, kötü olaylar, tanıdığımız, karşılaştığımız kötü insanlar ya da kötü davranışlar bizi büyütüyor ve Süpermen kadar olmasa da daha güçlü yapıyor. Yeter ki düşsek bile kalkmasını bilelim. Hayat bize daima güzelliklerini sunmaya devam edecek. Biz onu anlamaya çalışırsak tabi ki.
Tavsiye edilen kitap “Karanlıkta Görenler” Simin Işık Uysal, Doğan novus (2016)